TÜRK HALK ŞAİRİMİZ AŞIK FEYMANİ'YE ZİYARETİNDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ.

TÜRK HALK ŞAİRİMİZ AŞIK FEYMANİ'YE ZİYARETİNDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ.

08.11.2023 153

Türk Halk Şairimiz Aşık Feymani okulumuzu ziyaret etmiştir. Kendisine teşekkür ederiz.

08-11-202308-11-202308-11-202308-11-202308-11-202308-11-202308-11-2023

Aşık Feymani Kimdir?

2 Mayıs 1942 tarihinde Osmaniye ilinin Kadirli ilçesinin Afşarlar (Azaplı) köyünde doğmuştur. İlkokulu köyünde okumuştur. Askerlik görevini Balıkesir ve Tekirdağ’da tamamladıktan sonra, tekrar köyüne dönerek çiftçiliğe başlamıştır.

Osman Taşkaya, daha çok Doğu Anadolu Bölgesi âşıklarında görülen usta-çırak ilişkisi geleneğinde yetişmemiştir. Ancak onun âşıklığa başlamasında ve yetişmesinde kaymbabası Aşık Deli Hazım (Hazım Demirci), Aşık Hüdaî ve Aşık Kul Mustafa’nın etkileri görülmektedir. O, Karaca Oğlan geleneğinden yetiştiği için, kendisinin manevî ustası olarak Karaca Oğlan’ı kabul etmiştir. Yazdığı ilk şiirlerini Kadirli’den Âşık Mehmet Cihangiroğlu’na göstermiş, Cihangiroğlu da ona eksiklerini öğretmiştir. Bu sebepten yetişmesinde Âşık Mehmet Cihangiroğlu’nun emeği azımsanamaz. Âşık Osman Taşkaya’nın yanında Âşık Eyyubî, Âşık Hakkı Tanrıkulu, Âşık Abdullah Gizlice, Âşık İmamî ve Âşık Vuslatı yetişmiştir.Âşık Osman Taşkaya ilk şiirlerinde Çoban Osman mahlasını kullanmıştır. Mahlasını, 1964 yılında rüyasında iri yarı, koyu yeşil elbise giymiş bir zatın Feymânî diye seslenmesi üzerine almıştır. Aynı yaşlı zat Âşık Osman Taşkaya’ya rüyasında bembeyaz akan sudan bir bardak içirmiştir. Ancak Âşık Osman Taşkaya rüyasında pirin verdiği mahlası unutmuştur. Bir yaz günü söğüt gölgesinde yattığı sırada rüyasına aynı yaşlı zat girmiş ve üç defa mahlasının Feymânî olduğunu bildirmiştir. Bu saatten sonra da bu mahlasla şiir söylemeye başlamıştır.

Feymânî halk şiirinin sevilen türlerinden güzelleme, koçaklama, taşlama, nasihat, mektup, destan ve devriye tarzında yüzlerce şiir söylemiştir. Atışmaları başarılı olup, öğretici niteliktedir. Şiirlerinde işlediği temalar arasında tabiat ve ormanın ayrı bir yeri vardır. Bu konuda yazılmış onlarca şiiri vardır. Şiirlerinde pek çok âşığın dile getirmediği konuları işlemiştir. Feymânî’nin taşlamaları da ünlüdür. Hemen hemen her konuda taşlama söylemiştir. Feymânî, Çukurova âşıklık geleneği içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ferrahî ile birlikte yörede saz eşliğinde şiir söyleyen ilk âşıktır. Yine Ferrahî ile birlikte “nisbet î”sini mahlasında o kullanmıştır.

Sağlığında adına şenlikler yapılan ilk âşık olma özelliğine sahip olmuştur. 1997 yılından bu yana Osmaniye Belediyesi ve Osmaniye Folklor Araştırma Derneği, Âşık Feymânî şenlikleri tertip etmektedir. Feymânî aynı zamanda iyi bir kaynak şahıstır. Bugün Çukurova âşıklığı, bozlak söyleme ve Karaca Oğlan geleneğinde kapısı çalınacak ilk âşık Feymânî’dir. Çukurova’dan şiirleri bestelenen (Ölüm yakamı tutma git, Ahu gözlüm) ilk âşık yine Feymânî’dir. Feymânî halk şiirinin koşma, semai ve varsağı gibi türlerinde oldukça başarılıdır. Hemen hemen her konuda şiirler söylemiş, muamma çözmede de yeteneğini kanıtlamıştır. Şiirlerinden hareketle hayata bakış açısı hakkında bilgi edinebiliriz. Çok ince bir ruha sahip olan Feymânî için; “Bir gönül âşığıdır.” diyebiliriz. Bu nedenle şiirlerinde de bazı tasavvuf) unsurlar ön plana çıkmaktadır.

Aşık Feymani’nin Şiirlerinden Örnekler

GELSİN DE BAK
Dağlar al yeşil süslenir,
Hele bahar gelsin de bak.
Bülbül aşkınan seslenir,
Güle bahar gelsin de bak.

Bayramlığın giyer dağlar,
Her örnekten basın bağlar.
Türkü söyleyerek çağlar,
Sele bahar gelsin de bak.

Emanet versen götürür,
Menziline tez yetirir.
Dertliye derman getirir,
Yele bahar gelsin de bak.

Cennet sanarsın cihanı,
Kalkar dağların dumanı.
İner ovanın ceylanı,
Çöle bahar gelsin de bak.

Dere kenarında taşlar,
Hep yosun tutmağa başlar.
Yuva için tüner kuşlar,
Dala bahar gelsin de bak.

Turnam kanadını düzler,
Ördek avcısını gözler.
Çığrışarak konar kazlar,
Göle bahar gelsin de bak.

Feymani biter acılar,
Kağnılar yürür gıcılar.
Kervan düzer yaylacılar,
Yola bahar gelsin de bak.

SORAN ÖĞRENİR
Her mücevher değerini bulmazdı,
Sarrafından ayar danışmasaydı.
Kerpiç yığılmayan bina olmazdı,
Ustası mimara yanaşmasaydı.

Köprüsüz dereden yolcu geçmezdi,
Kuş kanatsız olsa gökte uçmazdı.
Kamili, cahili kimse seçmezdi,
Oturup üç beş laf konuşmasaydı.

Hak olmasa dağlar yüce olmazdı.
Yük olmasa canlı cüce olmazdı,
Gündüz gündüz olur gece olmazdı,
Dağların ardına gün aşmasaydı.

Feymani her güzel yar edilmezdi,
Aşka düşmeyince zar edilmezdi.
Hayırlı, hayırsız kar edilmezdi,
Herkes mesleğine sınaşmasaydı.